Nefreti ve stresi aşmanın yolu affetmek ve kabulde olmaktır. Nefreti ve stresi aşmanın yolu affetmek ve kabulde olmaktır. Başkalarını affettiğimizde ruhumuzu, zihnimizi ve bedenimizi özgürleştiririz. Nefret, kin, öfke ve intikam alma duygusu bizi hayatın güzelliklerinden, neşesinden, sevgisinden ve keyfinden uzak tutar. 2004'te avusturalya'lı iki bilim adamının yaptığı araştırmalarda mide bölgesinin moralle direk etkileşimi olduğunu hatta bağırsak mukozasındaki sinir sisteminde yine mutluluk hormonu üzerinde çok büyük rol oynadığı kanıtladı. Yavaş yavaş batı tıbbıda insanı araştırdıkça ruhsal sıkıntıların hastalıklara neden olduğunu kabul etmektedir. İnsanların bir çok hastalığı mikrabik veya virütik olarak düşünmesinin artık bilimsel olarak da doğru olmadığı yolunda. Örnek olarak kış aylarında olduğumuz için grip vürüsü herkeste olmasına rağmen hasta olanların savunması soğukta kaldım, ince giyindim, hasta biri vardı gibi...... Bu örnekleri her hastalık için sayısız arttırabiliriz. Halbuki aynı ortamda bir çok insan olmasına rağmen sadece belli kişiler hasta olur. Dış etkenler şüphesiz ki var ama iç etkenler buna izin veriyorsa hasta oluyorsunuz. (Ruhsal) bağışıklığınız kuvvetliyse siz bir çok şeyi yapalir ve hasta olmayabilirsiniz. Bağışıklık derken hemen anladığımız doğru ve organik beslenme oluyor. Doğru ve organik beslenmenin tabi ki önemi var. Yemek dediğimiz, günde belki yarım saatlik bir kimyasal etki yaratıyorken, düşünce yapımız 24 saatlik bir etkiye sahiptir. İnsanlar çok ufak şeyleri çok büyütüp, çok önemli şeyleri ihmal ediyorlar. İçimizdeki gücün farkında olmadan yaşıyoruz. Bizler doğduğumuz günden beri dışarıdan içeriye bir algıya sahip olarak büyütülürüz. Çünkü dışarıdan gelen verilerle şekilleniyoruz. Ego derki; her şey olmasını istediğim gibi tam olsun, o zaman huzurlu olacağım. Ruh derki; huzurlu ol, o zaman herşey tam olmasını istediğin gibi olur. Bizler herşeyi dışardan gelen tepkilere göre şekillendirip duygularımızı yaşadığımız için mutsuzlukta burda başlıyor zaten. İnsanlar genelde elalem ne der duysuyla veya eleştirilme, yargılanma korkusundan kendisine sınır koyar. İlişkiler tamamen dışardan içeriyedir. En büyük hastalıkta burda başlıyor. O kadar dışarıya bağımlı kalıyoruz ki karşımızdaki sevdiğimiz insan ufacık birşey yapıyor. Bizde deprem etkisiyle içeride tutsunamiler olmaya başlıyor. Dışarıyla düzgün ilişki kurmak istiyorsak, içeride kendinle ilişkin düzgün olmalı. Karşınızda öfkeli, kompleksli ve egosu yüksek bir insan varsa siz ne söylerseniz söyleyin ortamı gerecek olayı yaratacaktır. Sevdiğim bir söz vardır.Duymak istemiyen kadar kötü sağır yoktur. Ama karşınızda kendisiyle barışık pozitif bir indan varsa onunla arkadaşlık yapmak, sohbet etmek ve ilişki kurmak bir o kadar keyifli ve kolaydır. Algınız ne ise olaylara vardiğiniz anlamda farklılık gösterir. Algıyı değiştirmek tüm hayatınızı değiştirir. Algınızın ve farkındalığınızın her geçen gün daha da arttığı günler diliyorum. Sevgiyle, |
1437 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |