Bir gün kızılderelilerden biri beyaz bir adamla buluşur.
Beyaz adam der ki, Neden toprağı bizimle paylaşmıyorsunuz?
Kızıldeli cevap verir; siz toprağa emrediyorsunuz. 
Emrettiğin şeyi dinlemezsin, dinlemediğin şeyi anlamazsın, anlamadığın şeyi sevemezsin ve sevemediğin şeyden de korkarsın. Korktuğun şeyi de yok edersin diyor. 
Bizler bedenimizede, yaşadığımız olaylara da bu mantıkla bakıyoruz
Ve yok ediyoruz
Yaşadığımız her olayda kendi yaşam deneyimlerimiz doğrultusunda algılar ve yaklaşırız. Herkes kendince haklı olduğu için kendi istekleri doğrultusunda emreder

Haklı olduğuna o kadar inanırsın ki (çünkü olaylara her zaman kendi açından bakarsın) ego devreye girer ve yargı eleştirme ve suçlamalar başlar ve dinlemezsin

Dinlemediğin için farkındalık oluşmaz anlamazsın

Anlamadığın için yaşadığın bu olaydan ve insanlardan nefret etmeye başlarsın yani sevmezsin

Sevmediğin insanıda hayatında istemez yok etmeye çalışırsın

Bu bedenimiz içinde aynı şekilde işler
Bedeninin istemediği şeyleri yapmaya zorlarsın. Bol stres, öfke, nefret yüklersin. (Alkol, sigara, katkılı yiyecek......)
Bedenin sana ağrı yada sistem bozukluğuyla bilgi verir ama bir hapla geçici tedavi eder, neden bu sinyali verdi diye içsel bir çalışma yapmaz, dinlemezsin.
Dinlemediğin bedenini anlamazsın
Anlamadığın bedenini sevmemeye başlarsın
Sevmediğin bedenin ise kendini hastalıklarla yok etmeye başlar
Bu bukadar basittir.