Bir nehir düşünün. O hiçbir zaman yatağının şöyle veya böyle olmasını düşünmez. O aktıkça yatak oluşur. Çakıl taşlarını şu tarafa koyayım, kumları şöyle ayırayım, şu kayanın sağından değil de solundan geçeyim demez. Uygun zemin neresi ise oradan yol bulur ve akar. Su akar, yolunu bulur. Çünkü o yolunu yaratır. Çünkü o ânı yaşamaktadır. Onun tek bir düşüncesi vardır. Okyanusa kavuşmak. Ne üzerindeki çer çöple uğraşır, ne şöyle değil de böyle akayım diye bir düşüncesi vardır. O sadece akar. Okyanusa doğru akar. Okyanusa vardığında ânında okyanus olur. Onun zaten dileği sadece budur. Ama bunun bir son olmadığını görür. Güneşin etkisiyle buhar olur. Buharlaşıp bulut olur ve bulut rüzgara uyar. Esen rüzgara göre yeryüzünde, gökyüzünde dolaşır ve uygun bir ortamda yağmur olup yere düşer. Nehirler okyanus, okyanuslar bulut, bulutlar yağmur olur. Ve bunların hepsi yalnız bir tek şeyle olur. Bir tek aşkla olur. Tek bir aşkla olur. Evet. Nehirler okyanus, okyanuslar bulut, bulutlar yağmur olur. Ve bunların hepsi yalnız tek bir aşkla olur. Ve aşk yalnızca okyanusla gökyüzü arasında değildir. İlahi aşk her yerdedir. Ve sizin içinizdedir. İç dünyanızdadır. İç yaratımınızdadır. Onu ilk aramanız gereken yer içinizdir. Derinliklerinizdir. İç okyanusunuzdur. Ve bunun yolu da zihni durultmaktır. Tefekküre varmaktır. |
1405 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |